Tezyinat; kelime manası itibarı ile süsleme ya da birşeyi güzel göstermek için üzerine yapılan süsler, nakışlar, resimler, bezemeler olarak tanımlanabilir.

Sanat tanımı olarak; herhangi bir şeyin ya da varlığın tabii karakterini ve işlevini değiştirmeden, onu güzelleştirmek amacıyla, yüzeyleri üstüne renkli renksiz, çizgi ya da oyma, kabartma gibi çeşitli tekniklerle süslemektir. Bu amaca bağlı güzellik; sanatta, edebiyatta hatta doğada rastlantı işi değildir.

Onlan güzel yapan oranlar, ölçüler, bileşimler, uygulanan tekniklerdir. Süslemede; dönemlere, esas damgasını vuran, en belirgin ortak özelliği “Motif öğesidir “. Motiflerin gösterdiği özellikler, o bölgenin ya da o milletin tarihsel süreklilik içinde süsleme sanatlannın karakterini sanat düzeyini ve sanat anlayışını izlememize büyük ölçüde yardımcı olur.


Revzen- i Menkuş

“İslam mimarisinin mekânlarını tanımlayan ve onun geometrik açıklığını ve entelektüel berraklığını ortaya çıkaran gün ışığıdır ve ışığa mana katansa Revzen-i Menkuş lardır…”

Geleneksel Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde renkli camlarla süslü pencerelerin varlığı bilinmektedir. Revzen de denilen bu pencerelerde alçı kayıtlar arasına renkli veya renksiz cam parçaları yerleştirilerek desen oluşturulmaktaydı.

Bunların yoğun bir biçimde süslü olanlarına revzen-i menkuş denilmekte idi. Bu kelimenin yerine günümüzde vitray veya “alçı pencere” deyimleri kullanılmaktadır. Oysa Osmanlı sanatında görülen nakışlı revzen, vitray sayılmamaktadır. Sebebi ise, Avrupa sanatında renkli camların kurşun, Osmanlı sanatında ise alçı şeritler aracılığı ile bir araya getirilmesidir.

Cam Osmanlı mimarisine “revzen” denilen alçı pencerelerle girmiş, ve günlük kullanımadaki eşyalarda geniş ölçüde yer bulmuştur. Geleneksel mimaride camın geniş uygulama alanı bulduğu revzenler, hem alçı hem cam sanatı açısından büyük önem taşır.


Geleneksel Süsleme

Geleneksel diyebileceğimiz mimari yapıların alt sıra pencereleri üzerindeki ikinci sırada bulunan süslü pencere; kafa penceresi, Farsça da pencere anlamına gelen ”rovzen” sözcüğü, Osmanlılarda ”revzen” ya da ”revzen-i menkuş ( nakışlı pencere) ” biçimine dönüşmüştür. Alçı tutuclar arasına renkli veya renksiz camlar yerleştirilerek yapılan desenli pencerelerdir.

Bu pencereler, revzen kelimesi günümüzde pek kullanılmadığı için “alçı pencere” olarak anılır. Geleneksel mimaride nakışlı pencereler, alçı şebekeler içerisine yerleştirilerek mabede uygulanmıştır. Duvar kalınlığı kullanılarak yerleştirilen pencereler hem içte hem de dış yüzeyde olmak üzere ikili katman biçiminde kullanılmaktadır.

Revzenler de, oldukça küçük örgeli kompozisyonlar yer aldığından dolayı, alçı kayıtlar çok incedir ve dış etkilerle çabuk bozulur. Önlem olarak, ince nakışlı camın duvarın iç yüzüne takılması ve dışa daha basit örgeli, kalın kayıtlı ikinci bir revzen takılarak içtekinin korunması düşünülmüştür. Dışlık diye adlandırılan alçı çerçeve içerisine saydam renksiz camların geometrik, yuvarlak ve fil gözü şekillerinde kesilerek alçı şebeke üzerine yerleştirilerek imal edilmiştir.

Yapıların dışına yerleştirilen bu revzenlerin sadeliğinin tam tersine iç pencerede camın envai çeşit renkleri ile aydınlanan mekânın bir renk cümbüşüne dönüştüğünü germekteyiz. İç mekanda kullanılan nakışlı pencerelerde renkli camlar revzen çatması diye tabir edilen alçıdan yapılmış dekoratif şebekelerin içerisine yerleştirilerek pencere boşluğunun iç kısmına monta edilmiştir. Bu iç pencereler günün her saatinde değişen gün ışığı ile mimari yapıya devinim kazandırmaktadır.


Alçı Pencere

Nakışlı pencereler, camilerde, saraylarda ve hatta bazı evlerde de uygulanmıştır.

Süleymaniye camii ve külliyesinin yapımı esnasında tutulan İnşaat defterlerinde cam ve vitray ustaları ‘camgeran’ diye anılmaktadır. Osmanlı cam işleri önceleri Selçukluların etkisi altında gelişip daha sonra kendine özgü yeni bir üslup meydana getirmiştir. Osmanlı döneminde birçok cam atölyesi bulunduğu halde büyük tabaka cam dökülmesi mümkün olmamıştır.

Çubuklu ve Beykoz’ da bulunana cam atölyelerinde iyi kalite cam ve billur cam eşyalar üretilmiştir ve revzen-i menkuş (nakışlı pencere) uygulamaları yapılmıştır. Büyük pencere düzeylerinin kaplaması için, küçük boyutlu cam parçalan bir kayıt sistemi içinde bir araya getirilerek kullanılan bir teknik olan revzen-i menkuş cam dökme tekniğinin gelişmesi, renkli camların dökülmesi, cam kesimini kolaylaştıran aletlerin ortaya çıkmasıyla bu pencereler çok değişik tekniklerde yapılır olmuşve böylece kendine özgü bir sanat dalı olmuştur. Osmanlı döneminde, diğer sanat dallarında olduğu gibi alçı revzenlerin en iyi örnekleri XVI. yüzyılda görülür. Bunlarda nar çiçeği, lâle, karanfil gibi klasik süsleme sanatının kendine özgü motifleriyle geometrik süslemeler büyük yer tutar.

Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?

Bizlere info@revzentezyinat.com mail adresimizden yada (0216) 657 09 10 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.

Bize Ulaşın
0 (216) 657 09 10 Whatsapp Destek